İşçi Haklarını Koruma, Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Genel Başkan Yardımcısı Sayın Bilal GÜLTEKİN, çalıştığı işyerinde patronları tarafından hem darp edildi, hem hürriyetinden yoksun bırakıldı, hem de telefonuna el konularak içerisinde bulunan darp videoları silindi.
ayrıca sosyal medyada işçilerin haklarını savunmak amacıyla yaptığı paylaşımlar nedeniyle fenomen haline gelen Bilal GÜLTEKİN uğradığı bu saldırı sonrasında şöyle konuştu. "8 yıldır ben bu işyerinde çalışıyordum. abim dediğim ailemin içerisine kabul ettiğin birisinin sırf patronlara şirin görünmek amacıyla, patronların yanında ilk olarak bana saldırıp beni yere düşürerek tekme ve yumruklarla beni darp etmesi beni çok üzmüştür. Olaya ilişkin videoları izlediğimizde ben olayın şoku ile kendimi dahi savunamadım. çünkü bana tekme ve yumlurlarla vuran kişi 8 yıldır benim abim olarak bildiğim birisiydi. Ben sebepsiz yere işten çıkartılmayı hazmedemediğim için bu durumu telefonla kayıt altına aldım. Bu durum fark edilince bu kez işverenler ve abim olarak bildiğim kişiler tarafından zorla işletme içerisine götürüldüm. orada da ayrıca darp edildim. Elimden zorla telefonu alıp içerisindeki video ve ses kayıtlarını sildiler. Ayrıca orada beni öldüreceklerini söylediklerinde ne yapacağımı bilemedim. Hayatımda hiç bu kadar aşağılanmadım. Hiç bu kadar aciz duruma düşmedim. Sonrasında bana içeriğini bilmediğim bir takım evraklar getirdiler. Ben hiçbir şey düşünemez duruma geldim. Evrakları imzalamadığım taktirde beni öldürüp ıssıs bir yere gömeceklerini söylediler. Daha önce de benzer şekilde bir kaç çalışanı demir çubuklarla dövdüklerine ilişkin güvenlik kamera kayıtlarını arkadaşların telefonlarından izlemiştim. Bu nedenle çok korktum. Evrakları imzalamak zorunda kaldım. Yine beni arabulcuya götüreceklerini, oradaki evrakları imzalamamam durumunda beni öldüreceklerini söylediler. Bu olayları yaşarken patronumun avukat olan oğlu da yanımızda bulunuyordu. Hatta telefonu zorla elimden alıp kayıtları silen kişinin avukat kimliği taşıması beni daha da şok etti. Ben bunları yaşarken bana küfrederek avukatın geldi lan. şimdi onunla görüşüp birşey yok diyorsun, sonda geri bu odaya geliyorsun dediler. Ben derneğimiz avukatının geldiği ve kurtulduğum için çok sevindim. Avukatımın bulunduğu odaya beni bir müddet bekletip üzerimi düzeltmelerinden sonra patronun avukat olan oğluyla geçtik. Patronun avukat oğlu benim avukatıma bir durum mu var abi, neden geldin. Burda sorun yok gibi sözler söylüyordu. avukatımla beni başbaşa bırakmıyordu. o nedenle avukatıma bir şey anlatamadım. Avukatım beni görünce durumu sosyal medyadan gördüğünü, bir problem olup olmadığını, sağlığımın yerinde olup olmadığını sordu. Ben patronumun avukat olan oğlu yanımızda olduğu ve beni tehdit eden kişilerin içerisinde onun da olması nedeniyle korkumdan bir şey diyemedim. Avukatıma herhangi bir problemin olmadığnı söyledim. Avukatım durumdan şüphelendiği için beni almadan gitmeyeceğini söyleyince derneğimizin bana gösterdiği ilgiden dolayı çok duygulandım ve artık kurtulduğumu anladım. Bizi orada bir müddet beklettiler. Avukatımla beni yalnız bırakmadılar. Sonrasında arabuluculuk bürosuna geçerek evrakları imzaladım. Arabuluculuk bürosundan çıktıktan sonra dahi patronun avukat oğlu benim kolumdan tutarak işyerine gidelim konuşacaklarımız var dedi. Avukatım buna müsaade etmedi. Ben şok halinde olduğum için nerde olduğumuzu, ne imzaladığımızı anlayamadım. Avukatıma ne olduğunu, ne imzaladığımızı sorduğumda durumu izah etti. Yavaş yavaş kendime gelmeye başladığım için aracın içerisinde ağlayarak durumu avukatıma anlattım. Bunun üzerine derhal emniyete giderek şikayette bulunduk" dedi.
İşçi Haklarını Koruma Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Genel Başkanı Sayın Sultan ÜNAL olayın ilk gerçekleştiği andan itibaren durumun takipçisi olmuş, şikayet işlemlerinin bitmesini müteakip derhal basın açıkmalası yaparak olayı şiddetli şekilde kınamış ve son olarak "GÜCÜNÜ VE KİŞİLİĞİNİ PARADAN ALAN KİŞİLERE KARŞI ASLA TAVİZ VERMEYECEĞİZ" dedi